28 Ekim 2007 Pazar

Bayram Günü

Atatürk; "Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimin kurmak lazımdır" görüş ve direktifleri ile tarımın ve tarımsal kalkınmanın Türkiye ekonomisindeki yerini ve önemini vurguluyordu. Tüm yaşamı boyunca en ufak bir sapma olmaksızın inandığı , değer verdiği felsefesi , yeşile olan tutkusu ve özlemi "Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur.Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin" düşüncesi Atatürk Orman Çiftliği'nin kurulmasında en önemli etken olmuştur.
....Tahsin Coşkan o zamanın genç bir ziraat mühendisi. "Gel Tahsin seni bir yere götüreceğim, fikrini almak istiyorum" der Atatürk. Giderler ve Atatürk'ün gösterdiği yere bakar Tahsin Bey. Burası sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir bataklık arazisidir. Tahsin Coşkan, "Ya paşam, hayrola?” der. Atatürk, "Buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum" diye cevap verir. "Paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı, neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz?" der Coşkan. Atatürk’ün cevabı Atatürkçe'dir. Der ki "Ben en zor olanı yapayım da siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.""Tahsin Coşkan “Paşam burada hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın” der, ama dinleyen kim? Der ki “Tahsin buraya ziraatçileri getir ve incele, bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili”.
"Daha sonra Tahsin Coşkan çok mutlu, kendi savunduğu, üzerinde "Burada hiçbirşey yetişmez" yazılı, altında da ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal’in önüne koyar. Atatürk biraz mütebbessim okur bu yazıyı. Kalemi alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar “Burası vatan toprağıdır, kaderine terk edemeyiz”."Etmez de. Aynı Sakarya savunması gibi akasya savunmasını ele alır, çam ve köknar dikimini 30 Ağustos itibari ile tamamlar ve hiç unutmayacağımız bir gün, lütfen hiç unutmayın, tarihte atladık bu günü, 25 Mayıs 1933. Ne yapar biliyor musunuz? Hani 5 Haziranlarda kutladığımız bir gün var, çevre günü değil mi? Çevre günü ne zaman kutlanmaya başladı? 1980'den sonra. Peki 25 Mayıs 1933, Atatürk ne yapmıştır? İlk Çevre günü kutlamasını gerçekleştirmiştir. Hem de bugün okullara soruyorum ne yaptınız diye, "ya ağaç diktik ya çöp topladık" diyorsunuz, öyle falan değil. Bütün Ankara halkını bedava trenlerle buraya getirtiliyor, boy vermiş ağaçların altında dinlenmektedirler, havuzda çocuklar yüzmektedirler. Hatta bütün masrafı cebinden ödemiştir ve kârı da almamıştır, buraya bir fabrika yaptırmıştır, süt ürünleri üretilmektedir, herkesin tükettiği. Herkes çok mutlu ama en mutlusu Mustafa Kemal Atatürktür.
Nebizade diye bir arkadaşı vardır Atatürk'ün, Nebizade’nin kafası çok karışık. "Yahu paşam senden başka bir tek kişi burada bir ağaç yetişeceğine inanmadı. Peki sen nasıl anladın burada orman olacağını?" der. "Gel Nebizade gel, şimdi anlatayım sana. Hani Tahsin Coşkan’ın burada birşey yetişmez dediği günün akşamı var ya, o akşam tebdili kıyafetle Çankaya’dan kaçtım, buradaki köylülere geldim. Köylüler beni tanımadılar. Köylülere, "Ağalar," dedim "burada ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl ispat edersiniz?". Al dediler, bana bir testi su verdiler, bir de kazma kürek. "Kaz orayı iki gün sonra gel biz sana ne olacağını söyleriz". Ah o iki gün Çankaya’da nasıl geçti bir Allah bilir bir de ben. İki gün sonra gittim testiyi çıkardım, testinin içinde su yoktu. Boş testiyi köylülere uzattım. Dediler ki bana "Ağa testide su kalmamış, toprak suyu emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduğuna, biraz uğraş burda ne ekersen biçersin". Ve hani Tahsin Coşkan’ın o raporu bana getirdiği gün ben çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim”
Ve Atatürk ağaç bile yetişmeyen bir yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara'nın devlet merkezi (Başkent) oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize göstermiştir...
Halkını küçümsememiş duygu ve düşüncelerine saygı gösteren anlattıklarından ders alacak kadar değer veren onurlu önderimizin bir ülkeyi esaretten kurtaran gerçek halk kimliği kazandıran ve hiçbir ülke vatandaşının yapamayacağı ve inanamadıkları,mucize olarak nitelendirdikleri devrimleri adeta bir anda gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürkü saygıyla sevgiyle anıyoruz.
Cumhuriyeti emanet alan gençler olarak çok önemli ve gurur verici dersler hafızamıza kazınmıştır.
Her kötü şey iyiliklere olanak tanır adeta yol açar.
Aydınlattığın yoldan yürümeye sevgiyle,gururla devam edeceğiz.
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Kaynak: İçimizden Biri Atatürk, Prof. Dr. İlknur Güntürkün Kalıpçı
http://gundenkalan.blogspot.com/2006/11/atatrke-dair.html
http://www.aoc.gov.tr/tarihce.html